Yazar: Paşali SEFEROĞLU
Yıllardır süre gelen Ahıska Türkleri meselesi, bölge devletleri açısından, Ahıska bölgesinin stratejik bir nokta olma özelliğinden dolayı kendi önemini en üst seviyede tutmaktadır. Son altı yüz yıllık tarih sürecine baktığımız zaman bu bölgenin stratejik açıdan ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu görürüz. Osmanlı-Rus savaşlarında kilit rolü oynamış olan bölgenin cazibesi, günümüzde de yerini korumaktadır.
Çok eski tarihlerden beri bu bölgede yaşamış, beylik, devlet ve yenilmez ordular kurmuş olan Ahıska Türkleri, ne acıdır ki günümüzde bu ata baba topraklarından mahrumdurlar. 62 sene gurbetlerde, vatana kavuşma arzusunda yaşayan bu insanlar, artık meselenin çözümünü sabırsızlıkla beklemektedirler. Son dönemlerde Gürcistan Devleti de bu konunun, ister bir onur meselesi isterse de Avrupa Konseyi karşısında vermiş olduğu sözden dolayı çözüme kavuşturma arzusu siyasî çevreler tarafından olumlu karşılanmaktadır.
Stratejik açıdan baktığımız zaman önem arz eden bir diğer nokta da Rusya’nın Kafkasya bölgesindeki en önemli askerî üssünün Ahıska bölgesinde olmasıdır. Bu askerî üssün Gürcistan’dan çıkarılma meselesi, Rusya ile Gürcistan arasında büyük bir soğuk savaşa zemin hazırlamıştır. Rusya, 2008 yılına kadar buradaki üssünü Ermenistan’a taşıyacak. Ama dikkat edilmesi gereken husus, üssün bulunduğu bölgede Gürcistan devlet otoritesinin neredeyse hiç olmamasıdır. Bölgede Gürcü okullarının kapalı olması ve Ermeni okullarının faaliyet göstermesi de göz ardı edilmemelidir. Gürcistan Cumhuriyeti Ahıska Türklerinin dönüşünden ve çatışmaların çözümünden sorumlu Devlet Bakanı Georgi Haindrava’nın Türkiye ziyaretinde de dile getirdiği gibi bu Ermeni okullarının bütün ihtiyaçları, Ermenistan tarafından karşılanmakta, bölgede Ermeni parası kullanılmaktadır.
Haindrava’nın ifade ettiği gibi, Ermeniler, 1944 sürgününden sonra bölgede demografik üstünlük sağlamışlardır. Onlar, Ahıskalıların geri dönüşüne şiddetle karşı çıkmaktadırlar. Ermeni parti liderine göre Ahıskalıların dönüşü, bölgede etnik problemlerin çıkmasına sebep olabilirmiş…
Cavahet bölgesi sorunu, bağımsızlık sonrası dönemde Gürcistan’da zaman zaman yoğunlaşan, ama hiç gündemden düşmeyen meselelerden birisidir. Cavahet Ermenileri, özerklik talep etmektedirler. Rus askerî üslerinin kapatılması, Ahıska Türklerinin geri dönüş süreci, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının bu bölgeden geçmesi gibi konular, dikkatleri bölge üzerine çekmektedir. Ama bilinmesi gereken bir şey var ki o da, hiçbir şeyin Ahıskalıların dönmesine engel teşkil etmemesi hususudur.
Gürcistan yönetimi, bölgedeki Ermeni ayrılıkçılığın önünü alabilmek için Ermeni azınlığı rahatsız edecek gelişmelerden uzak durmaya özen göstermektedir. Georgi Haindrava, Ermeni meselesini bahane ederek Ahıska Türklerinin şimdilik Ahıska bölgesine organize bir şekilde dönmelerinin mümkün olmadığını ifade etmektedir. KGB’nin tezgâhladığı Fergana olayları bir kenara bırakılırsa, senelerdir uçsuz bucaksız bir coğrafyada, muhtelif topluluklarla birlikte yaşayan sürgün Ahıskalıların kimseyle çatıştığı görülmemiştir. Dolayısıyla Gürcü yönetiminin etnik çatışma endişesinden bahsetmesi, bahaneden başka bir şey değildir. Uyumlu bir halk olarak bilinen Ahıskalılar, böyle ilkel bir kabile çatışmasında asla taraf olmazlar.
Ahıska bölgesinde Ermeni nüfusuna baktığımızda, Ahıska merkezinde % 36,6, Aspinza’da % 17, 5, Adigön’de % 3,4 gibi rakamla karşılaşmaktayız.* Bu rakamların tehlike işareti vermediği açıktır. Kaldı ki sürgün halkın bıraktı 85 köy tamamen metruk hâldedir. Buralarda kimse yaşamamaktadır. Dönecek halkın öncelikle buralara yerleştirilmesi gerekir. Ahıskalılar bölgeye yerleştikleri takdirde hiç bir etnik münakaşadan bahsedilemez. Tabii ki Gürcistan bu konuda hassas davranmalı ve bu insanları sürüldükleri bölgeye yerleştirmelidir.
Kafkasya bölgesinin jeopolitiğine baktığımız zaman Ermenistan’ın uluslararası sulara sınır olmaması Ermenistan için büyük bir sorundur. Ermenistan, bu hayalini gerçekleştirmek için, Ahıska bölgesi üzerindeki etnik akrabalarına her türlü yardımı yapmaktadır. Bu plânla, kısa vadede olmasa da çeşitli diaspora faaliyetlerinin yardımıyla “Büyük Ermenistan”ı uluslararası sulara kavuşturmak arzusunu korumaktadır. Tabi bu noktada Cavahet bölgesinin kısmî bağımsızlığı önem arz etmektedir.
Ahıska Türkleri meselesinde bir diğer önemli husus da Rusya’nın Krasnodar bölgesinde insanlık dışı uygulamalara maruz kalan Ahıskalıların, ABD’ye yönelen göçüdür. Burada dikkat edilmesi gereken husus, dayanılmaz şartlarda yaşayan sürgün halkın, Ahıska’ya dönmesidir. Baskı sonucunda bölgede son dönemlerde vatana dönüş mücadelesinin artması bazı çevreleri rahatsız etmiştir. ABD’deki etkili lobiler ve misyonerlik faaliyeti yapan kuruluşlar, Ahıska Türklerini ABD’ye götürerek, onların vatana dönüş mücadelesinde sona yaklaşma sürecini zayıflatmayı amaçlamaktadır. ABD’ye göç, hiçbir zaman sorunun çözümü değildir. Şurası kesindir ki bu göç, beraberinde yine ayrılıkları, hasreti ve gözyaşını getirmektedir.
Bölgedeki en önemli güçlerden biri de Türkiye’dir. Gürcü Bakanın Türkiye ziyaretinde defalarca ifade etmiş olduğu Gürcistan-Türkiye dostluğu, Ahıska Türkleri meselesinde büyük rol oynamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanın, Başbakanının ve diğer devlet yetkililerinin Gürcistan görüşmelerinde bu konuyu gündeme getirmeleri Türkiye’nin bu konuya ne kadar sıcak baktığını göstermektedir. Yalnız Gürcistan Devlet Bakanı Georgi Haindrava’nın, nisan ayı içinde Türkiye’ye yapmış olduğu ziyaretinde ve daha önceleri Ahıska Türklerinin yaşadıkları ülkeleri ziyaretlerinde söylediği, “Geri dönüşten yararlanmak isteyen insanları, sürgün edildikleri bölgelere değil, müsait olan yerlere yerleştireceğiz. Çünkü o bölge ve köylerde şimdi vatandaşlarımız yaşıyor.” gibi bir ifade kullanması, Ahıska Türkleri arasında endişe uyandırmıştır.
Ahıskalılar, Ahıska bölgesine yani kendi yurduna dönmek istiyorlar. Onlara başka yerler göstermek, samimiyetsizlikten başka bir şey değildir. Konuyla yakından ilgilenenler biliyorlar ki, Ahıska bölgesinde nüfusa yetecek kadar boş ve müsait hayat alanı vardır. Bu tür ifadeler halkın moralini bozmaktan başka bir şeye yaramaz. Dolayısıyla bu tür gayretler, tarihî meselenin çözümüne hizmet etmez. Aksine yeni yaralar açar. Bundan da Gürcistan günü kurtarsa da yarınını kurtaramaz.
Gürcü tarafı bir de kimlik tartışması açmaktadır. Kendi kimliğinin tartışılmasını istemeyen Ahıska Türkleri, bu tür gayretleri de iyi niyetli bulmamaktadırlar. Yerleşim bölgesi meselesiyle ve kimlik konularında Türkiye gerekli hassasiyeti göstermelidir. Bu konularda tartışmaların devam etmesi, işin uzamasına yol açacaktır. Herhalde Gürcistan da bunu istemektedir. Gürcü Bakanın ifade ettiği gibi, Ahıskalılar Gürcistan’ın diğer bölgelerine yerleştirilip rehabilite merkezlerinden geçtikten ve vatandaş olduktan sonra vatandaşlık hakkı olarak da istedikleri yerde yaşama hakkına sahip olacaklarmış! İnsan şu soruyu sormadan edemiyor: Neden bugün değil de sonra?
Bakanın söylediklerinin özeti şudur: “Bugün Ahıska bölgesine yerleşmeniz mümkün değil, yeni sorunlar çıkabilir!” Peki, vatandaş olarak yarın Ahıska bölgesine dönen Ahıskalılar, vatandaş olduklarında ima edilen sorunlar çözülmüş olacak mı?
Haindrava’nın bu sözleri, kendilerine göre hazırlanmış politik bir senaryonun muhafaza edilmesi ve insanları o bölgeden soğutmak amacına yöneliktir.
Gürcü Bakanın ziyaretlerinde ifade ettiği gibi Gürcistan hükümeti geri dönüş yasasını tamamlamış. Kanun, Avrupa Konseyi’nde görüşülmektedir. Ama kanunu iyi bir şekilde incelenmesi gerekirken bu noktada oluşan pürüzlerin yarın ne gibi sorunları beraberinde getireceği bilinmemektedir.
Geri dönüş sürecinde uygulanacak yöntemler de ayrıntılı biçimde halka anlatılmış değildir. Bu da halk arasında tedirginliğe sebep olmaktadır. Gürcü tarafı, dönecek halkı, kendileri tarafından belirlenmiş bölgelere yerleştirmeden bahsetmektedir. Halbuki halk, sürgün öncesi memleketlerine yerleşmek istemektedir. Bir de Gürcü tarafının “Rehabilitasyon merkezleri” ile neyi amaçladığı açıklanmış değil. Bu da halkı endişeye sevk eden hususlardan biridir.
Ahıskalılar, Gürcistan’da Gürcü dilinin öğretilmesine karşı değiller. Onların istediği tek şey, kendi vatanlarında, kendi kimlik ve kültürleriyle, mensup oldukları devletin şerefli birer vatandaşı olarak yaşamaktır.
Ahıska Türkleri arasında iletişim sorunu da gözden ırak tutulmaması gereken bir husustur. Bu noktada yapılan eleştiriler yerinde değildir. Farklı kültür ve siyasî yapıya sahip sekiz ülkede, yaklaşık 4700 yerleşim bölgesinde yaşadıkları için tabii olarak kendileri arasında da birtakım iletişim sorunları ortaya çıkmaktadır.
Gürcistan, bir taraftan Avrupa Konseyi süreci içinde Ahıskalıların vatana dönüşünü sağlama gayretinde görünürken, diğer taraftan halkı dönüşten soğutacak tavırlar sergilemektedir. Bunun makul bir sebebi olabilir mi?
Sonuç olarak diyebiliriz ki, hassas bir konu olan Ahıska Türklerinin geri dönüş süreci, sağlıklı bir şekilde işlemeli, gelecekte yeni problemler yaşanmaması için şimdiden herkes üstüne düşeni yapmalıdır.
* Gürcistan Devlet İstatistik Komitesi http://www.statistics.ge/