Yazar: Ünal KALAYCI
Batum’daki üçüncü günümde rehberim Yusuf Amcayla beraber Türk Konsolosluğu’na gittik. Danışma görevlisinin gönderdiği odaya girdik. Bizimle konsolosun rahatsız olduğunu söyleyen Konsolosluk Sekreteri Osman Bey ilgilendi.
Çaylarımızı içerken, “Zalka Urumları Ağzı/Gürcistan” konulu yüksek lisans tezime kaynak derlemek için orada olduğumu, aynı zamanda Gürcistan’da Türkçe konuşulan diğer yerleri de dolaşmak istediğimi söyledim. Bu konuda bilgilerinden yararlanmak isteğimizi bildirdik.
Osman Bey, Acaristan ve çevresinde Türkçe konuşulduğunu bildiği yerleri Yukarı Xilvana, Sleviana, Bako, Tisuban, Maçaxel, Axarşen… diye saydıktan sonra bir de Ahıska Türklerinin yaşadığı iki köyden bahsetti: Özürget’e bağlı Nasakiral köyü ve Samtıredi’ye bağlı Kopitnar köyü. Bu köylerden Batum’a en yakını olan Nasakiral’ın iki buçuk üç saat çektiğini söyledi. Ardından da “Birine gitmeniz yeterli olur. İkisi de aynı özellikleri taşıyor. Zaten sadece birbirlerinden kız alıp veriyorlar.” dedi.
Bu son cümle beni yıllar önce Ahıskalılarla ilgili okuduğum bir yazıya götürdü. Bu yazı, Karaman’da yapılan bir toplantıda konuşan Ahıskalı birinin, kendisine gelen bir mektuptan ibaretti. Mektup Sibirya’nın bilmem neresinde yaşayan bir Ahıskalı aile reisine aitti. Adam şöyle diyordu: “Biz burada tek aileyiz. Benim iki kızım iki oğlum var. Bunları kiminle evlendireceğim? Ruslarla mı, yoksa birbirleriyle mi evlendireyim? Bana fetva ver.” diye yazmış. Beynime çivi gibi işleyen bu sözleri yıllardır unutmamıştım.
Konsoloslukta daha fazla soru sorup vakit kaybetmek istemedim. Çok heyecanlanmıştım. Bir an önce Nasakiral’a gitmek istiyordum. Otogara gittik. Yarım saat sonra Kobulet’e giden dolmuştaydık. Kobulet, Acara Özerk Cumhuriyeti’nin başkent Batum dışında tek şehri. Kobulet’ten ikinci bir dolmuşla Acaristan ile Gürcistan sınırını belirleyen köprü üzerinden geçip Özürget’e gittik. Özürget’te inip bir taksi tuttuk. Ama nasıl taksi, dökülüyor. Taksi her saniyede iki üç defa sarsılıyor ve her sarsılmada parçalara ayrılacak diye düşünüyorum. Neyse ki o bozuk yolları ezbere bilen, boynunda haç sallanan kovboy tipli şoförümüz, yarım saat sonra sağ salim bizi Nasakiral köyüne götürdü. Köy iki mahalleden oluşuyor. Şoför bizi Meshetler Mahallesi dediği Ahıska Türklerinin oturduğu mahalleye götürdü.
Yaşlı biriyle konuşmak istediğimizi söyleyip Çaxo Neneyi bulduk.[1] Çaxo Nene yıllardır görmediği oğluna sarılır gibi, ben de mezardan kalkan anneme sarılır gibi sarıldık. Bize bahçelerinde yetişen elma ve cevizden ikram etti. Çayımızı yudumlarken Çaxo Nenenin hikâyesini kaydettim. İşte yetmiş üç yıllık hayatında üç ayrı sürgün ve göç yaşayan mazlum bir ananın anlattıkları:
“Gözlerim yeşilimiş da Çaxo demişler, he. Dört günnuğumdan yetim kaliyerim. Anam öliyer. Bibim aliyer beni getüriyer Çıxel’den yani kövün adi Çıxel imiş. Babamgil ki getdi o kövün adi Çıxel imiş. Aliyer getüriyer Zanav’a. Zanav’da böyüdiyer. On bir yaşinaçax diyem. On bir yaşında bizi sürgün etdiler.
On yeşinde mi, on bir yeşinde mi oliyerim, bibim böyüdiyer beni. Günnerin birinde de bu adamlarımız olmiyer hep esgere gediyer. Onnar getdi. Hepisi ki getdi adam kalmadi. Karilar kaldi. Kocalari aldi götürdilar. Karilar kaldi geldi he maşinner geldi. Millet ağliyer. İtler çenküriyer. Mallar bögüriyer. Velvele düşdi bu köve ki, bele millet bağıriyer, çağıriyer, ağliyer, he. He de ey maşinneri getürdiler. Aldiler bizi, heç bişe alamadux, boş başımız çıhdux. He bir torba, iki torba un aldiler. Birez peynir aldiler. Aldiler getdiler. Bir iki kat döşek aldux. Geldi maşinner, yüklediler. Çolux çocux, ixdiyar hepisi. Bir tene kalmadi. Malımız, varımız, dövletimiz hepisi kaldi. Aldiler bizi götürdiler bir Azğur Boğozi diyeller, Azğur’a. Bindürdiler kara vagonnara. Heç beni söyletme…
Bindürdiler milletimizi. Öle, öle, öldi atdiler, öldi atdiler. Yani bir yüz pırasentten bir diyem sene, bir elli kaldi mi altmiş kaldi mi bilmem.[2] Yani bitevi öldi. Öldi, atdiler; öldi, kuransız, imansız. Öldi, atdiler; öldi atdiler. Neyse iki ay yol getdux. Elaydux ki üç tene çocuği ebele döşege yaturiyerdiler. Onnar da bir ayaxlarıni uzadiyerdilar ki ölmesinner savuxdan. Benim bibimin gelinininan bibim. Beni böyüden bibimin de gelini varidi. Ebele ayaxlarıni uzadiyerdilar. Koyiyerdiler yannarına ki ölmesinner. Aldiler götürdiler. İki ay yol getdux. Bu şeyden xaber veriyerdi ki millet geliyer de yemek yapın. Ne tevür diyem sana. Dağıdiyerdiler hep. Vagona dağıdiyerdiler yemek yemeye. Evle axşam. İki ay yol getdux. Götürdilar. Getürdilar hamamlara. Hammalarda da beçler kimisi altununi gömlemiş ki o yerimizde gelecayux. Aha bir on beş güne, yigirmi güne, on güne gelecayux. Kimisi de ebele bağlamiş altunnarıni, koymiş cepine. Getdiler açdiler. Hamamlara girdiler. Na altunnari kaldi na paralari na da bişeleri. He getdi.
Götürdiler üç tütüni, üç tene evi diyem, insani bir eve biraxdiler. Üç ayle bir tene evde kaliyerdux. Üç dört ayle. Şindi bu şennigimiz de hep öldi. Yollarda üşüdiler. Rehmet canına bir Şehri dedeynen bir tene de karısi varidi de gözlerim gördi. Ama ki Allah razi olsun Çeçennerden. Bu Çeçenner bizim bir tene ölümüzi kalmadilar ki yox xoca yox. Oxumiş yox. Bir bişe yox. He. Bir ölümüz dişerde kalmadi. Çimdürdiler. Halallaşdurdiler. Kuranıni oxudiler. Gendiler götürdi. Gendiler gömledi. Onnar kırx üçde getdiler, biz kırh dörtde getdux. Bir Abubekir varidi. Vay vay na adamidi. Na adamidi. Haram olmasın dedi ki millete. Bele bitevi çimdürdi. Halallatdi de. Götürdi gendi gömledi. Ele bele yaşadux. Diyem sene bir yil yaşadi bibim beninen. Bir yerden bir el tutacaği yoğidi. Kardaşlari Türkiya’dadur ama. Emisinin oğullari diyah sene ki biz Kazağisdan’a düşdux. Emisinin oğullari şeye düşdi… Ola niya unutdum. Onnar başxa uzağa düşdilar. Emisinin oğullari. Kaldi bir tene Çıxel’de bir tene bibim kaldi. Öbülleri bir başxalarıninan bir yabançi bir insannarinen. Kocasi ölmişdi. Oğullari kaxıp getmişdi esgere, gelmedi.
Bir günün birinde de Allah sizin geçmişlerize de rehmet etsin oğul, benim bibime de. Eleydi ki eller anasi. Sahapsız. Şeylerinan üsdüne başına elbiselerinan sarıliyerdi. Getüriyerdilar da oğullarının tökiyerdi ki heç ona şehetmiyer. Oğul diye diye öldi. Oğul diya diya. Getürdiler nayise. Oni yaxadilar pakladiler, çimdürdiler. Şimdi götürdiler. Ben de peşlerine gediyerim. Getdim. Mezere getdim getdim baxsam ki taxda da yox. Toprax tökiyeller ama axlım kesmiyer ki tikan batiyer. Tikaninan örtiyerlar. Taxda yox. Taxda yox ki. Üsdüne. Düzluh. Uli düzler. Kumlar, develer var. Bassan ayağın yanar. Yaniyerdi ayaxlarımız. Kumlux oralar. Bibim öldi, götürdilar tikan örtdilar. Ağliyerim. Tikannari aliyer geri atiyerim. Aliyer atiyerim. Aliyer atiyerim ki anaya tikan batacax. Ana diyerdim. Naysa iki tene Çeçen geldi de ebele etdiler. “Kızım kızım!” dediler. Aldiler, deyhele götürdiler. Örtdilar tikan mikan. Naysa geldux eve. Aha daha na diyem sene. Ondan sora da işde on dört yil kaldım.
On dört yaşındaydım. Kismem yoğidi oğlum. On dört yaşındaydım kapdiler. Bunun babasi kapdi. Rehmet canına ey adam idi. O da sürgündeydi. Ele ayniydi. He. Bizinan barabar he. Kızılorda’daydux. Kızılorda.
Ordan buraya Baki’ya geldux oğul. Yani böyüklerimiz dedi ki Misliman yerina. Ora da Misliman yeri Kazaxlar hama ki bizimki onnara uymiyer. Onnar başxaydi, biz başxaydux. He. Sora milletimiz ki geldi yığıldi bitevi. Hepisi geldi Baki’ya. Sağ olsunnar. Yani Misliman heppisini kabul etdi. Heppisini kabul etdi, aldi. Gözel karşiladi. Bela şey paronnara götürdi milleti. Yardım etdi. He. Onnarın da biz etmegini unudamazux oğul. Yiggirmi üç yil onda yaşadux, Ezerbeycan’da, he. Dört çocuğum varidi. Hasan idi, Hüsen, Sonam idi. Bir de Hemid idi. Dört dene çocuğumi getürdüm. İki de biyanda var. İsgender, Merve Zöhre.
Ezerbeycan’dan buraya seksen ikide geldux. Burada da aha! Yani iş olaydi eyidi oğul. İş çalışma olaydi eyidi. Az bişen bosdanımız vardur. Ah. Buna baxiyer oturiyerux. Çocuxlar getse birez dişerde Türkiya’da işlese, oyanda biyanda ey. Ah yatiyer bomboş. Getdi. Cezasi var bir yil. Daha na diyem?
…
Getdilar. Hökümet bozuldi ya. Hökümet bozuldi, o vaxıt birbirimizdan xaber aldux. Kardaşsız, bacısız, anasız, babasız, yetim yetim böyüdüm. On bir ay birinin yanında kaldım. O ki bibim öldi Kazaxıstan’da. On ay biri baxdi. Bir yabançi bir insan, kövden. Yabançi insannar baxdi on ay biri, on bir ay biri, ele çıxdım on dört yaşına. Sekiz ay biri baxdi. Yani kövlümüz baxdi. Baxdi anasi yox, babasi yox.
Bir günün birinde yani abu Nalçik’e gediyeller de, Rusya’ya gediyeller de. Onda da babamızın emisinin oğullari vardur. Orya xeber geliyer. Abu komşumuz gediyer Edil. Nalçik’e gediyer. Rusya’ya. O emimin oğullari diyer ki ebele bele. Bacımızın bele kardaşından xeber geldi. Kime şeyedax kime. Dediler ki Laçin ondaymiş. Laçin de o kardaşım hangisinen ki bir evde böyüdux oğlaninen bibimin toruninen he oninen baci kardaş oldux. Bir evde böyüdux. Axıri şeyidür de torunidür. İşde o abu Edil’e diyer ki abu kasetay al da götür. Abu mekdübi al da götür. Diyer ki götür bacıma. Getürdi. İnaniyerim. İnanmiyerim. Gözlerim kor oldi. İnan Allah’a ağliya ağliya. Ağliya ağliya gözlerim kor oldi. İnaniyer miyim ki! Yatiyerim ağliyerim bu gerçekdür? Bu doğridür? Bu yalandur? Bu nedür diyerim. Ağliyerim, ağliyerim. Sora işde. Orda bir Yaşay varidi aşşındi Türkiya’dadur. Gediyer geliyer. Ordadur. Orda karısi öldi he çocuxlari onda oranın Türklerine verdi kızlarıni. He. Dedux ki ona mekdüf yazdurax da yani bizim düzdür. Bizim şey. Ezerbeycanca oxiyerdux. Oxumay yazmay yalan diyamam ki benim mekdebim yoğidi bizim mekdebimiz yoğidi. Sora abu vetende vetende. Neki çocuğidim ben ki. He. Ezerbeycan’dan geliyerdi meellimler. Biz Ezerbeycanca oxiyerdux da. Şimdi buninen sizinki tutmiyer. He. Ona yazdurdux bir tene mekdüfi o getdi mekdüf. Sora onun cağabi gene geldi. İşde ondan sora böyük oğlum var bunda Hüseyin. He o aldi beni götürdi. Getdux. Ana baba vay! He. Bele. Ben babama benziyerim oğul. Bacilerim geliyer. Sıfatımi ebele ediyer. Öpiyer. Babaya benziyer, bele ediyer, ele ediyer. Bir tene ben benziyerim babama. He. İşde bele. Gene ne diyem oğul…
Cumaya da gediyer. Namazi de kıliyer. Bu da o da. Heç biri kalmiyer burada vallahi billehi. Gediyeller. Kuran da oxiyeller. Cumaya da gediyeller. Namaz da kıliyeller. Siz bilmeyin ki biz buradayux biz Misliman degülux.”
***
Âlim Bekirov, otuz beş yaşında. Üniversitede halk kültürü üzerine tahsil görmüş. İşsiz. Geceleri sabaha kadar köylerinin yakınındaki gölde balık tutup gündüz onu satarak geçinmeye çalışıyor. Düğün âdetlerini anlattı:
“Kıza da ağnadiyeller ki felen oğlandur. Sora begeniyerseler birbirini komşilardan soriyeller, bunnarın aylasi nasıldur. Nesil geçiniyeller, ne bilem araşduruliyer ondan sora elçi gediyer.
Elçiye evin böyügi geder, bir de işda yaxınnardan birini alullar. İşda gediyeller. Biz de nayisa edet olmişdur ki cuma axşami. Bizde ele bir edet var. Elçiluğa ancax cuma axşami gediliyer. Cuma axşami kızlar kapi süpüriyersa, diyerdilar elçi mi gelacax size? Edet olduği içün yani. Neden bilmiyerim. Ben de çox araşduriyerim bele işleri, ama onnar neden kalmiş bilmiyerim. İşda elçi geliyer. Bir seferinde tabi evet demiyellar. Her yerde odur. Türkiya’da da odur. Düşünülür. Bir iki seferinen, ondan sora şerbet verilur. Şerbet içiliyer işda. O içildi, demax bu kız bu oğlana nişan kesildi say. İşda bi tene de yüzük taxiyer, geliyeller. Dügün gününi belliliyeller.
Kına gecesi nasıl oliyer bizde. Kız terefinde yapıliyer zeten kına gecesi. Bizde bir gün önce ele de oliyer bele de, ama toydan bir gün önce yapiyeller, kına yaxiyeller. Herkeşe kına koyiyeller. Şindi edet oldi. Oni da işde dügün kimi müzigi feleni filani oliyer, onnar oyniyeller. Dügünden bir gün ireli. Ondan sora da sabağısi da dügün ediyeller.
Yani enişda getmez gelin terefine, edetimize göre eledür. Kaynata gediyer gelini getürmeye. Gelinin yüzi kapali oliyer. Tabi ondan sora gelin gelduxdan sora çerez sepma edeti var. Yani enişdeynen sağduci, solduci yoxarda duriyer, bunun üsdüne o şeker, para mara, işde yoxardan sepeller ebele. Çocuxlar da toplallar işda. Ondan sora eve gederken yox arabadan enarken kardaşi gelür, arabanın kapısıni tutar. Yani şey xarcıni çekmesen açılmaz bu kapi. Ola ne işdiyersin? Diyer ki bir tene tosun mi, buğa mi gelsin. İşda önceden kövde getürüp kesermişler yani. Ya koyun koç ha bela. Şimdi işde kulağından biraz kan axıdiyellar, daha kolay yoli. Oninan kapi açıliyer. Eniyer işde tabax koyiyeller ayağının altına, tabaği kıriyer. Eve gederken işde kapının yoxarısına bal süriyer. Eline bal süriyer. Sora tavana süriyer ki bunun gelmesi burda bele tatli olsun. Gelin girdi. Ondan sora öbür edetleri başliyer. Gelinin yüzüni açma edeti. Belini bağliyer kardaşi. Hele geleneçax bağliyer daha. Bağlarken ulaşmiyer kısa geldi. O da bişe işdiyer. Yani kaynata ona da bişe verecax. Edet eledür. Yani o para önemli değil de adet olarax kalmış. Oni illa ki diyeler, o da işde birkaç lira veriyer mi ne yapiyer. Ondan sora bağliyer.
Yüzüni açma töreninde sağduciynan solduci yapar bu işi. Ya sağduci ya solduci. Bizde biçax alıyer eline iki tene tamam mı gelinin yüzi kapalidür. En yoxardan da bişe koyiyeller, örti koyiyeller. Tavşal, tavşal! Diyer ki xanım neneler, xanım baciler, bu gelinin dilini mi kesax lisanıni mi? Herkeş de bağıriyer ki dilini kes, dilsiz olsun. O tavşali işde biçağinan kalduriyer, gene geri koyiyer. Üç defe buni tekrelliyer. Ondan sora açiyer. Bu edet yani dilsiz olsun. Kaynana kaynatanın yanında gelinin yüksek sesle konuşmasi yasaxlandi. Bu bir saygi meselesi yani. Bizde gelin kaynatanın yanında konuşmaz. İşmar eder felen filan, ya da yavaşdan bişe diyebülür. Yani gelinnuğ ediyer. Yani o sırasi gendine kalmiş ne keder yapar buni. Kaynataya saygi olarak bunun dilini kesdux gelin kaldi dilsiz. Artux kaynatanın yanında konuşmaz. İşda bu edet. Ondan sora işda dügün başliyer. Halay çekilür. Aynidur. Fark eden bişe yoh ele işlerde. Dügünün yarısında enişdeye izin oliyer. Güvegiye gediyer hemi. İşde yengeler oliyer. Gelinin yengesi var. Oğlanın yengesi var. He tamam edetleri bu kaderdür.
Solduci bayax şeker sepme dedim ya, yoxarda durup şeker sepme edeti orda illa ki enişdenin bir terefinde solduci sağduci olur. Solduci da beker oliyer. Solducinin fazla bir şeyi yox, yani sedece bir gözellux kimi bişedur ben zannediyerim. İşda bir o çerez yani yoxardan aşşaği şeker sepilürken de duriyer
Bu gezi ve yukarıya aldığım derlemeden çıkan sonuçlar:
1. 1944 yılında Ahıska’dan Kazakistan’ın Kızılorda yerleşim birimine sürülen Çaxo Neneler 1959 yılında Ahıska’ya bırakılmadıkları için oraya en yakın yer olan Azerbaycan’a göç etmişler. 1982 yılında da Azerbaycan’dan Gürcistan’ın kuzeyindeki bu köye yerleştirilmişler. Tabi buraya gelenlerin hepsinin farklı bir hikâyesi var.
2. Gürcistan’da bunlara Mesxi/Mesxet, oturdukları mahalleye de Mesxetler Mahallesi diyorlar. Nasakiral köyünde sadece yirmi haneler. Kopitnar köyüne de bu şekilde otuz hane yerleştirmişler. Yani köylerin tamamında bunlar yaşamıyorlar.
3. Bugüne kadar bir tek Ahıskalıyı bile almamak için direnen Gürcistan’ın bu insanları Ahıska Türkü diye sınırlarına kabul ettiğini düşünmüyorsunuzdur herhalde. Öyle olmadığı için de bu insanlara Mesxet adını/kimliğini giydirerek buraya yerleştirmiş. Sadece bununla kalmamış, soy isimlerini de değiştirmiş. Şabanova’yı Lazişvili yapmış. Laz ismine Gürcüce oğlu anlamındaki şivili sözünü eklemiş.
4. Gürcistan, Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri gelmeleri için bir ön şart koşuyor. Bu insanların Gürcü soylu Müslüman Mesxetler olduğunu dayatmak istiyor.
5. Gürcistan ilk denemesini de bu köylere yerleştirdiği insanlar üzerinde yapmış. Yani Nasakiral köyündeki yirmi hane ile Kopitnar köyündeki otuz hane insanı, Mesxet diye almış ve sonuçlarını görmektedir.
6. Gürcistan bu insanların süreç içerisinde eriyeceğini düşünerek almışsa bu işte yanıldığını anlamış olmalıdır. Zor durumdaki bu insanlar, kendilerini kabul eden onlara ev ve bostan veren Gürcü yetkililere teşekkür ediyorlar. Gördükleri iyilikleri unutmuyorlar. Çaxo Nene hep iyiliklerden bahsediyor. Kızılorda’da Nemestlerden (Almanlardan) gördüğü iyiliği de unutmamış Azerbaycanlılardan gördüğü iyiliği de unutmamış.
7. Buralara yerleşenlerin ne niyetle yerleştiklerini sormaya utandım. Hayatımda ilk defa gördüğüm Çaxo Nenenin annemden hiçbir farkı yoktu. Gürcistan’ın dayattığı gibi eğer onlar Mesxet ise, yeryüzündeki Gürcülerin birkaç katı kadar Türkiye’de Mesxet vardır. Ben de bu nüfusa dâhilim.
8. Mızrak çuvala sığmaz. Kimse kimseye yeni kimlikler giydirmeye çalışmasın. “Kuyu deşen kendi düşer.” Bir kişi kendini nasıl görüyorsa, nasıl biliyorsa, nasıl tanımlıyorsa öyledir.
9. Gürcistan’a düşen, bu insanları sürüldükleri yerlere ve bu insanlara yeni kimlikler giydirmeden almasıdır.
10. Ahıska Türkleri, haksızlık karşısında haykıracak kadar şerefli ve yediği nimete ihanet etmeyecek kadar da vefalıdırlar.
11. Ahıska Türklerinin sürüldükleri yerlere geri dönmeleri sağlandığında mevcut iyi ilişkilerin daha da iyiye gideceğine herkes inanmalıdır.
[1] Çaxo Lazişvili, Özürget ilçesi, Nasakiral köyü, 7 Ağustos 2006.
[2] Yüzde kırkı, ellisi yollarda öldü, demek istiyor.