Aziz Bakanım,
Millet Meclisinin Değerli Başkanvekili,
Sevgili ve çok çilekeş Ahıskalı kardeşlerim.
Gürcistan hükümeti işi zamana bırakıp halledeceğini zannediyor. İpe un sarıyor. İyi niyetli değil. Bu onu yürüten baştaki beyaz tilkinin marifeti… Şevardnadze, zelil bir şekilde kürsüsünden indirildi. O sahneleri unutmayın. Mecliste. konuşurken kendisi gibi aşırı, o aşırı gözükmez, Sovyetlerin en usta diplomatı olan, ortaya çıkan idi. Ama Gürcistan’ın başına geçtiğinden beri bu insanlık faciasına gözünü yumdu ve kulaklarını tıkadı. Ve zillet içerisinde o şaşalı Sovyetlerin Dışişleri Bakanı evine çekildi. Bu bir ibrettir. Bugün bir başka kişi (Saakaşvili) bu işin başında, buraya Türkiye’ye geldi, arkadaşlarımız görüştü. Bir devlet başkanı, elbette saygı duyuyoruz resmen ama kişilerin ne olduğu değil ne yaptığı önemli. Yani okumuş, gelmiş bir adam gözüküyor. Amerika’da tahsil görmüş ve şimdi komşumuz. Evet, iyi ilişkiler kurduğumuz, sevdiğimiz bir ülkedir. Ne yaptığına bakalım. İstanbul’da konuştuğu zaman da yine ipe un sarıyor.
Önce çözüm, Amerika’lara göç etmek v.s değil. Ayrılmaz bir vatanları var, Ahıskalı Türklerin: Türkiye ve doğdukları Ahıska. Ahıska Türkiye’nin bir parçası. Bir anlaşma neticesinde bir sınır çizilip siz buradasınız denmiş. Kaderleri onları devamlı işte böyle bir sınır, Kafkas bölgesinin Hristiyanlaşması, orada bir Hristiyan devletlerin kurulması projeleri, yani Gürcistan ve Ermenistan’ı kastediyorum. Ve Azerbaycan topraklarını, orayı kemirerek, bir kısmını Gürcistan’a bir kısmını Ermenistan’a… Şimdi Ermeniler bir kısmını daha aldılar. %20’sini. Büyütme politikası ve sessizlik. Sessizlik Rusya’dan, sessizlik Amerika’dan ve Avrupa Birliği dahil diyebiliriz.
Hiç olmazsa Avrupa Konseyi biraz vicdanlı davrandı ve onlara şart koştu. Bu meseleyi halledin de onu da sizin üyeliğinizin şartı yapalım diye. Heyetler gidiyor, takip ediyorsunuz, ben de ediyorum her giden heyeti. O yaşıyla Cevdet Akçalı’nın yaptığı mücadeleleri. Ama bunun çıkar yolu gözüküyor. Çıkar yol şüphesiz Gürcistan üzerine biraz baskı koymak lazım. Efendilikle, sessizlikle olmuyor. Onlar Ermeni kartını oynamaya çalışıyor. Zaten Ermenilerin bir kısmını getirdiler oralar yerleştirdiler. Yani demek istiyorlar ki siz bizi çok sıkıştırırsanız işte Ermenilerle biz de beraber flört etmeye başlarız. Bu kadar küçük bir oyunun içindeler.
Diğer yer Türkiye, dayanamayan, edemeyen, yerinde duramayan. Ben Rusya’yı kastediyorum. Türk yurtlarını değil. Biraz evvel tahsil için Azerbaycan’dan gelen bir gençle konuştum. Özbekistan’da kalanlar hiç olmazsa şu an nefes alıyor. Diğer Kazakistan ve Kırgızistan’da da çok serbestler. Oralara gittim. Issık bölgesinde beraber olduk, Almatı’da beraber olduk. Problem Rusya’dadır ve Rusya’nın Krasnodar bölgesindedir. Kazaklardan ve hatta Ermenilerden doğuyor. Orada da Ermeniler var. Mesele açık gözüküyor. Ahıska için mücadeleye devam. Ama sessiz ve sedasız olmamak yolu artık tek çıkar yol gibi gözüküyor.
Hollanda’daki toplantıda alelacele bizimle toplantı yapmak istedi. Yani o sırada Cumhurbaşkanlığına bakıyor o kadıncağız. Meclis başkanıdır, tanıyorsunuz. Biz de peki dedik. Bir olayı size anlatıyorum. Bu bir açılış, protokol filanı kalmış değil. Bu ıstırabı biraz evvel sizin ağzınızdan dinledik ama herkes biliyor bu işi. Geçtik bir odaya, benim yanımda birkaç Türk. Tekrar dinlemeyenler, bilmeyenler için söylüyorum. Dedi: İmdat! Konuşma tarzı bu. “İmdat, Ruslar yardımı kesti. Çocuklarımıza her gün verdiğimiz gıdayı veremiyoruz. askerlerimiz aç!” Aynen böyle söylüyor. Kışlalarda askerlere artık gıda verilemiyor, çok az veriliyor. Düşkünler yurtlarımız var, kadınlar, yaşlılar, kimsesizler. Oraya da yine hükümet gıda yardımı yapıyor. O da olmuyor v.s. bütün bunlar şuanda açlığa doğru gidiyor. Dedim benden ne istiyorsunuz, nedir gayeniz? Dedi, “Bize acil yardım, tek yardım edebilecek çevremizde ülke sadece Türkiye’dir.” Gıda yardımı ve tabloyu çizdi. Ben de kendisine dedim ki, “Anlaşıldı mesele. Miktar, cins nedir?” Dışişleri Bakanı olan kişi o sırada belki hâlâ odur, eski Washington Büyükelçisi hemen dedi dosyayı hazırmış verdi. Dedim ben Ankara’yla konuşayım ve size bildireyim. Dedi ne zaman konuşursunuz, kaç gün sürer. Dedim ben şimdi ve oradan telefon açtık ve Allah razı olsun Dışişleri Bakanımız hem vicdanlı hem pratik insan. Hocam dedi sizin orda olduğunuzu biliyorum. Kendisi gelememiş, AGİT bakanlar Konseyi. Ve dedi bu arada Gürcistan Ankara Büyükelçisi benimle görüşmek istedi. Oraya da ilgimin çok olduğunu anladım, bekletiyorum, dışarıda dedi. Türkiye yardımının her türlüsüne muhtaç olduğu biliniyor.
Rusya’nın yapacağı, Krasnodar’daki valisini geri çekmesidir!
Amerika’nın yapacağı çok şey var. Trenlere bindirip üç günde getiriyor Moskova’ya konuşacağı kişileri Krasnodar’dan. Bir uçak bileti dahi vermiyor. Gelsin şahıs aynı gün dönsün. Getirdiği kara trenlerle nerede yatarsa yatsın nedir bir tek müracaat doldurmak için. Ben derinlere girmeyeyim bütün teferruatıyla. Muttali olduk. Oraya adamını gönderiyor, üç beş tane diplomatını orda doldurtur gitmek isteyenlere müracaatlarını. Onlara da dürüstlükle anlatmaları gerekir, şöyle hayat olacak. İş garantisi verdiği filân yok. Çünkü götüreceği Ahıska gençleri Türkçe biliyor, Rusça biliyor, İngilizce de öğrenecekler. Onları kullanacaklar. Kuzey Irak’ta götürdükleri Peşmergeleri nasıl kullandılar. Ve halen nasıl kullanıyorlar orada, tekrar Burham adalarından ve Amerika’nın doğusundaki kamplardan sonra.
Yani burada işi uzatmak teferruatına girmek istemiyorum. Bu işle ilgili olan herkes bunları biliyor. Amerika’ya hayır demek lâzım. Türkiye aciz mi, 15000 tane Krasnodar ve çevresindeki soydaşımızı, dindaşımızı buraya yerleştirmede aciz mi? Bulgaristan’dan yüz binlerce Türk aktı geldi buraya, milyon olacaktı, sonra anlaşıldı ki orda durmaları lâzım. 300 bini döndü ve işte iki tane bakanları var. Rusya için bu söz konusu değil. Aynı şeyi düşünemeyiz. Ama şunu gösterir ki Türkiye bunu yapar. Yapması da lâzımdır.
Efendim, sizin bağrınız yanık, zannetmeyin ki bizimki yanık değil. Bizimki de yanık. İnşallah bu toplantı güzel bir netice verir, realist, tatbik edilebilir, yol gösterici sonuçlara varır. Tenkitler ve ıstıraplar elbette olacaktır. Ama aslı şu çözümlerdir. Ve çözümlerden sonra onları ciddiyetle benimseyip, ciddiyetle yapmaktır. İnşallah hükümetimiz, bugünki iktidar bunları bilen ve gören bir iktidardır. Onlar sizin yanınızda bundan hiç şüpheniz olmasın. Zaten bütün Türkiye sizin yanınızda. Hep böyle olmuştur. Bizden öncekiler de sizin yanınızdadır. Ama bazıları becerikli, ciddî çıkmıştır, bazıları da ben burada kaç ay kalacağım, kaç sene kalacağım, oturayım, kendimi o sıkıntılarla boğmayayım, deyip gelmiş geçmiş ve Allahu Telanın kendilerine verdiği o güzel hizmet imkânını tepmiş ve şu anda pijamalarını giymişler ve evlerinde oturuyorlar. Onlar da sizin yanınızdaydı, onlar da bir şey yapamadılar çoğu zaman. Tabi hakkını vermek lâzım rahmetli Turgut Ağabey ve o ekip hariç. Onlardan bir tanesi de şerefli bakanımız. Allah ondan da razı olsun, Namık Kemal Bey. Sayın Bakanımız da çırpınıyor, hiç şüphesiz bundan emin olunuz. İnşallah ıstırap dinecektir.
Sözü uzattım kusura bakmayın. Hepinizi kalbî hürmetlerimle selâmlıyorum. Teşekkür ediyorum.
Prof. Dr. Nevzat YALÇINTAŞ
AGİT Parlamenterler Asamblesi Başkanı Yardımcısı,
Türk Grubu Başkanı ve İstanbul Milletvekili
