Bizim Ahıska: Sayın Genel Başkanım, önemli devlet görev ve mesuliyeti yüklenmiş bir kişi olarak Ahıska Türkleri meselesini nasıl tanımlarsınız?
Sadettin Tantan: Ahıska meselesi, Türkiye’nin tarihten gelen millî ve insanî bir meselesidir. Türkiye’yi yönetenlerin, Türkiye’ye yakınlıkları dolayısıyla büyük zulümlere maruz kalmış bu kitleye sahip çıkamaması, sahip çıkmak şöyle dursun Sovyetler Birliği dağılıncaya kadar farkına varamaması büyük bir ayıptır. Sovyetler dağıldıktan sonra farkına varsa bile gerçekçi ve kalıcı çözümler bulamaması da bağışlanmaz bir ihmaldir. Türkiye, 64. yılına giren bu insanlık faciasına artık son vermelidir. İmkân ve kabiliyetleri bu sorunu kısa sürede çözebilecek düzeydedir.
Bizim Ahıska: Bu meselenin çözümü hususunda görüşünüz nedir?
Sadettin Tantan: Bu sorunun kalıcı çözümü, Ahıskalıların sürüldükleri yurtları olan sınır boyumuzdaki beş ilçenin özellikle dördüne (Ahıska, Adigön, Aspinza ve Hırtız) yerleşmeleridir. Burada 1944 sürgünü sırasında boşaltılan 220 köyden 80 kadarının hâlâ boş olduğunu biliyoruz. Yeniden yerleşim, öncelikle bu boş köylerden başlatılmalı ve bölgede yaşayan gruplarla uyumsuzluğa yol açılmamalıdır. Bölgede yaşayan herkesin bu dönüşten vicdan rahatlığı ve huzur duyması lâzımdır. Ayrıca Ahıskalıların çalışkan, eğitimli ve becerikli insanlar olduğunu biliyoruz. Dönüşleri, akılcı bir sosyal ve ekonomik destek programıyla, bölgenin çöküntü halindeki ekonomik ve sosyal yaşamına canlılık kazandıracak ve bundan herkes yararlanacaktır.
Bizim Ahıska: 2007 Temmuzunda Gürcistan Parlamentosunun kabul ettiği dönüş kanunu hakkında neler söylemek istersiniz?
Sadettin Tantan: Bu yasayla Gürcistan, Avrupa Konseyi’ne girerken uluslararası topluma verdiği taahhütleri yerine getirme yönünde nihayet yetersiz de olsa somut bir adım atmıştır. Ahıskalıların sürgününden bugünkü Gürcistan yönetimi değil o zamanki Sovyet rejimi ve Stalin yönetimi sorumludur. Ama Gürcistan’ın bağımsızlığa kavuştuktan sonra on beş yıl geçmesine rağmen ekonomik ve siyasal sorunları gerekçe göstererek meseleyi savsaklaması, hele hele Ahıskalılara kimlik değiştirme, başka yerlere yerleştirme vd. konularda haksız dayatmalarda bulunması, bu genç demokratik devlete yakışmıyordu. Bu tür dayatmalar ve savsaklamalar kayıtsız şartsız kaldırılmalıdır. Bırakınız, 64 yıldır yurtlarından uzaklaştırılmış bu insanlar, ana baba topraklarına kavuşsunlar, yeniden hayatlarını kursunlar. Bırakın kendi kimliklerini kendileri tanımlasınlar. Bu uygulama, göreceksiniz Gürcistan’ın bütünlüğünü, istikrar ve rejimini olumlu yönde etkileyecektir.
Bizim Ahıska: Başta Ahıska ve Acara olmak üzere Türkiye’nin bölgeyle ilgili siyasetini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sadettin Tantan: Türkiye, tarihten gelen haklarını ve sorumluluklarını üstlenerek bilinçli politikalar ve projeler üretmeli ve geliştirmelidir. Türkiye, bağımsızlığına kavuştuğundan beri Gürcistan’ın bütünlüğünü, istikrarını, kalkınmasını destekleyen iyi bir komşu ve dosttur. En zor günlerinde bu kardeş ülkenin yanında olmuştur. On beş yıldır biraz yavaş da olsa bazı projeler uygulanmıştır. Bunlar içinde Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı en önemlisidir. Bu tür projeler, Azerbaycan ve Gürcistan gibi Türkiye’yi de güçlendiren, özellikle Avrupa Birliği’nin enerji güvenliğini sağlayan, ileride önemi daha da artacak projelerdir. Aynı şekilde gecikmeli de olsa Kars-Tiflis-Bakü demiryolu bağlantısını Ermenistan güzergâhından kurtaran yeni hat inşasının başlaması önemlidir. Ama yeni güzergâhla ilgili olarak sizin yapmış olduğunuz uyarıyı yerinde buluyoruz. Döşenecek hattın Ahılkelek gibi % 90’dan fazlası Ermeni nüfusla meskûn bir bölge yerine boru hatları gibi Ardahan ve Ahıska üzerinden geçmesi, hattın güvenliği açısından ve Kuzeydoğu Anadolu’muzun serhat illerinin kalkınması açısından daha hayırlı olacaktır. Hattın inşası ilerlemeden bu düzeltme hâlâ yapılabilir.
Acara, yani bizim eski idarî yapımızdaki adıyla Batum Sancağı, benim dedelerimin de geldiği bir vatan parçasıydı. Bildiğiniz gibi burası, Müslüman, Türkçe konuşan ve Türkiye’ye bağlı insanların yaşadığı Misak-ı Millî sınırlarımız dahilinde bir yerdir. Kurtuluş Savaşı yıllarında stratejik önemi olan Türk-Sovyet dostluğu ve dayanışmasını korumak için Türkiye bu ilini Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti’ne bırakmak durumunda kalmıştır. Ama yörenin dinî ve kültürel özelliklerini korumak amacıyla buranın Acaristan adıyla özerk bir cumhuriyet şeklinde yapılanarak Gürcistan’a bırakılmasına rıza göstermiştir. Bu açıdan Türkiye, bu özerkliğin garantörü durumundadır. Ahıska bölgesine asıl sahiplerinin geri dönüşünü engelleyerek Karabağ gibi, el koymaya çalışan Ermenistan, Batum üzerinden de Karadeniz’e çıkma hevesindedir. Diğer taraftan Batum’un kültürel kimliği yok edilmeye, yoğun misyonerlik faaliyetleriyle İslâmî kimliği değiştirilmeye çalışılmaktadır. Bugünkü iktidar, yanı başımızdaki bu Haçlı saldırısını görmezlikten gelmektedir. Türkiye, Türkiye-Gürcistan dostluğu çerçevesinde Batum’un kültürel ve tarihî kimliğine, idarî özerkliğine, sahip çıkmalıdır. Buraya ve tümüyle Gürcistan’a ekonomik yatırımlar kadar sosyal ve kültürel açılımlar yapmalıdır.
Bizim Ahıska: Bundan sonra neler yapılabilir? Siyasî, ilmî, ekonomik ve askerî yönden bir değerlendirme yapar mısınız?
Sadettin Tantan: Türkiye, Ahıskalıların dönüşünün güven, istikrar ve barış içinde gerçekleşmesine destek olmalıdır. Bunun için BM (Birleşmiş Milletler), AB (Avrupa Birliği), BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu), İKT (İslâm Konferansı Teşkilâtı) gibi uluslararası kuruluşların, Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan ve Kırgızistan gibi Ahıskalıların yaşadığı ülkelerin katkılarına ön ayak olabilir. 1992’den sonra yurttaşlığa kabul ettiği 40 bin kadar Ahıskalı kardeşimizin yurtlarına, yuvalarına yerleşmesi için konut edinme yardımı, bu arada TOKİ’nin toplu konut projeleri burada da uygulanabilir. Yine AKP’nin çok övündüğü Köydes-Beldes vb. uygulamaları, metruk durumdaki 80 köyün şenlendirilmesi için bu komşu diyara uzandırılabilir. Böyle bir çabayı gönülden destekleriz. Kızılay’ın dönüş sonrası yeni yerleşimcilere başta gıda olmak üzere birçok destek hizmetleri vermesi uygun olur. Ayrıca kamu ve özel sektör, dönecek olan Ahıskalılara iş kurma konusunda yardımcı olursa Türkiye’nin Gürcistan hatta Kafkasya pazarındaki konumu çok daha güçlenmiş olur.
Askerî olarak bir ihtiyaç doğmamasını dileriz. Ama Ermenistan yönetimi Karabağ gibi bu yörede de bir maceraya kalkışırsa, Türkiye, askerî açıdan da Gürcistan’a yardımcı olarak bu ülkenin toprak bütünlüğünü, Ahıskalı soydaşlarımızın yurtlarına dönüş ve güvenli yaşama hakkını, Batum’un özerkliğini koruyucu önlemleri almakta kararlı olmalıdır. Kafkasya konusunda TBMM başta olmak üzere tüm ulusal kurumlarımızın uzun vadeli strateji ve politikalar geliştirerek gelişmeleri yakından izlemesi, Ortadoğu politikasında görülen ve başımıza büyük dertler açan yanlışlıklara bu kez izin verilmemesi gerekir.
Bizim Ahıska: Sayın Genel Başkanım, sorularımıza vermiş olduğunuz vukuflu cevaplardan dolayı teşekkür ederim.