Vatana Dönüş Kanunu Üzerine Bazı Değerlendirmeler

Bilindiği gibi Gürcistan 1999’da Avrupa Konseyine 1944’te haksız bir şekilde Ahıska’dan sürgün edilen Türklerin vatanlarına geri dönmelerini sağlamayı taahhüt etmiştir. Aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen 2006 yılına kadar bir adım atılmamıştı. Gürcistan hükümeti nihayet 2006 yılında Ahıskalı Türklerin ve sürgün edilen diğer Müslüman grupların geri dönüşüne ilişkin bir kanun taslağı ortaya koyabildi.

27 Ocak 2007 tarihinde İstanbul’da düzenlenen “Vatana Dönüş” konulu konferansta bu taslak tartışılmıştı. Taslakta yer alan ve Gürcistan hükümetinin iyi niyetini tartışmalı hale getiren bazı ayrıntılara bu toplantıda dikkat çekilmiştir.

Tasarıda açıkça Türk kelimesinin yer almaması eşi benzeri görülmemiş bir haksızlığa maruz kalan biz Ahıskalı Türkler için ayrı bir acı kaynağı idi. Evet, sürgün edilenler arasında çok az sayıda Ahıska coğrafyasında yaşayan başka gruplar da aynı akıbete uğramışlardır. Fakat sürgün edilenlerin tamamına yakını Türkçe konuşmaktaydılar ve Türk milletinin birer mensubu, ferdiydiler. Halen de öyledirler. Kanun tasarısında “Ahıskalı Türkler” ibaresine yer verilmemiş olması maruz kaldığımız insanlığa karşı suçun hala yeterince itiraf edilmediğini göstermekteydi. Bu nedenle tasarı özellikle biz Ahıskalıları din ve milli kimliğimizi terk etmeye zorlama amacı güden  ad ve soyadı değiştirmeyi teşvik edici hükümler bu konferansta ağır bir tenkit edilmiştir.

Yine de 27 Ocak 2007 tarihinde düzenlenen Vatana Dönüş Konferansına Gürcistan diplomatik yetkililerinin de katılmış olmaları Türk ve Gürcü yetkilileri arasında birbirini anlamaya dönük yararlı bir toplantı oldu. Konferansta dile getirilen özellikle vatana dönüş konusunda Gürcistan’ın sorumluluğuna yapılan vurgu ve Ahıska Türklerinin vatanlarına dönmelerinin Gürcistan açısından da büyük fayda sağlayacağına dikkat çekilmiş olması olumlu bir gelişmeydi. Her ne kadar yetersiz de olsa vatana dönüş kanunu tasarısı konusuna bardağın dolu tarafından bakmaya gayret etmiştik.

Nihayet Temmuz 2007’de Gürcistan parlamentosu vatanımıza dönüşün yolunu açmayı hedefleyen kanunu kabul etti. Kanun 1 Ocak 2008’den itibaren uygulanmaya başlayacaktır. Kısaca ifade edelim ki 2006 tasarısı ile karşılaştırıldığında elimizdeki kanun daha olumlu bir anlayışa dayanmaktadır. Buna rağmen Söz konusu “20. Yüzyılın 40’lı Yıllarında Eski SSCB Tarafından Gürcistan SSC’den Zoraki Şekilde Göçürülmüş Kişilerin Vatana Dönüşü Hakkında 5261 – PC Sayılı Kanun” * önemli eksikler içermekte, dönüş hakkını kullanmayı zorlaştıran bir anlayışın izlerini taşımaya devam etmektedir.

Türkler II.Dünya Savaşı sırasında SSCB kanunlarına göre dahi vatana ihanet anlamına gelebilecek bir davranış içinde olmamışlardır. Bu nedenle sürgün kendisi de Gürcistanlı olan diktatör Stalin’in ortada hiçbir haklı sebep yokken işlediği bir insanlık suçudur. Öncelikle ifade edelim ki Kanunun Ahıskalı Türklerin uğradığı haksızlığın Gürcistan tarafından da kabul edildiğini göstermektedir. Söz konusu kanun Ahıskalı Türklerin masum olduklarını tasdik ettiği kadar Stalin zulmünden geri dönüşün en son örneğini oluşturmaktadır.

Söz konusu kanunun çıkmasında Türkiye devletinin samimi desteğinin ve Gürcistan ile dostane ilişkiler kurmasının önemi inkar edilemez.

Aşağıda önce mevcut kanundan faydalanmak için neler yapılması gerektiği, haklarımızı elde etmek için nasıl bir yol izlememiz gerektiği hususları ele alınacaktır.  Daha sonra kanundaki eksikler ve bu eksiklerin nasıl ortadan kaldırılabileceği konusunu dile getireceğiz.

Vatana Dönüş Kanunundan Nasıl Yararlanılır?

Başvuru Nasıl Yapılacak?

Kanunun 4(1).maddesi sürgün edilenlere veya onların mirasçısı çocuklarına yaşadıkları ülkelerdeki Gürcistan büyükelçiliklerine başvuruda bulunma hakkı vermektedir. Kişi resmi olarak Gürcistan’da oturmakta ise Gürcistan İskan Bakanlığına müracaat edebilir. Başvuracak kişi başka bir devletin vatandaşı ise vatandaşı olduğu ülkedeki Gürcistan büyükelçiliğine müracaat etmelidir. Eğer bulunduğu ülkede Gürcistan Diplomatik temsilciliği yoksa bu ülkeye en yakın ülkedeki Gürcü büyükelçiliğine başvuru yapılması gerekir. Bu manada Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Azerbaycan vatandaşı olanlar buralardaki Gürcistan büyükelçiliklerine müracaat etmelidirler. 1944 sürgünü mağduru olup da Türkiye’de ikamet edenler Ankara’daki Gürcistan Büyükelçiliğine başvurmaları gerekir.

Eklenmesi Gereken Belgeler

Kanunun 4 (2). maddesi vatana geri dönüş başvurusunda dilekçeye eklenmesi gerekli belgeleri saymaktadır. Bu belgeler başvuru sahibinin 1944 sürgününde yer aldığını gösteren belgelerin yanında başvuru sahibi hakkında ayrıntılı bilgi elde etmeye dönük belgelerdir. Kişisel hüviyet belgesi, mali durum, sabıka (mahkumiyeti olup olmadığı) belgesi, başvuranın hangi ülkede oturmakta olduğunu gösteren belge, medeni, ailevi, ekonomik durumunu gösteren belgelerin eklenmesi gerekir. Kişi ailesiyle göç edecekse diğer aile fertlerinin de geri dönmek istediklerine ilişkin belgeleri de eklemek gerekmektedir. Belgelerin İngilizce veya Gürcüce çevirilerinin yapılması gerekmektedir. Bu sayılan belgelerden bazıları eksik ise ve elde edilemiyorsa belgeyi elde edememenin sebebi belirtilerek eksik evrakla da başvurmak mümkündür.

Başvuruda Gürcü büyükelçiliğine verilecek belgelerin bulunduğu ülkenin noterliğinden veya uygun kanuni usule uygun olarak örneğinin onaylatılıp verilmesi daha doğru olacaktır. Böylece orijinal belgelerin kaybolması halinde doğabilecek haksızlıklar önceden engellenmiş olacaktır. Başvurular 1 Ocak 2008 ile 31 Aralık 2008 tarihleri arasında yapılmalıdır.

Gürcistan’a dönüş hemen mi olacaktır?

Dönüş hemen olmayacaktır. Fakat 2008 yılı içinde başvuruda bulunmak gerekir. Bundan sonra işlemlerin bitmesi en geç 2011’e kadar tamamlanması gerekmektedir. Çünkü Gürcistan devleti Ahıskalı Türklerin geri dönüşünü bu tarihe kadar tamamlamayı taahhüt etmiştir. Kanunun 11(1). Maddesinde bu süre Ocak 2010 olarak belirlenmiştir.

Gürcistan makamları her başvuruyu ayrı ayrı değerlendirecek ve vatana dönüşü kabul eden veya reddeden bir karar vereceklerdir. Dönüşü kabul edilen kişi 6 ay içinde vatandaşı olduğu ülkenin vatandaşlığından ayrılarak Gürcü vatandaşlığını alması gerekecektir. Bu işlemleri en geç bir yıl içinde tamamlamak gerekecektir (madde 9 (2) ve (3).

Vatana Dönüş Kanununun Olumsuz Yanları ve Çözüm Yolları

Kanunun 4(3).maddesi “Vatana dönen kişi statüsü için verdiği dilekçeye ilgili kişi vatana dönüş, uyum sağlama ve entegrasyon sürecini kolaylaştıran başka belgeleri de ekleyebilir” şeklindedir. Bu maddede “uyum sağlama ve entegrasyon” ibaresi ile neyin kast edildiği anlaşılmamaktadır. Ancak 2006 tasarısında açıkça yazılan ad ve soyadı değiştirme talebinin bu maddede gizlendiği söylenebilir. Diğer yandan Kanunun 7(2).maddesi açık bir ayrımcılığı ortaya koymaktadır. Madde şöyledir: “Vatana dönen kişi statüsü verilmesi konusunun çözümü için ilgili kişinin toplumsal entegrasyonu bağlamında mülakat yapılması veya başka test yapılması gerekebilir.”. Söz konusu kanun maddesi gerçekten Ahıska’dan hiçbir kusurları olmadığı halde koparılan insanımızı derinden yaralar niteliktedir. Kast edilen “test” ile Gürcü hükümet otoriteleri neyi öğrenmek istiyorlar diye sormak insan olmanın gereğidir. Söz konusu test herhalde DNA testi değildir. Şayet DNA testi uygulanacaksa küçük çapta demode bir Hitlervari uygulama ile karşı karşıyayız demektir. Türkçe konuşan halkımızın Gürcüce bilmediği, Müslüman olduğu aşikardır. Yoksa kapalı mekanlarda ad ve soyadını değiştirerek Gürcüleştirmeye rıza göstermeleri mi dayatılacaktır? Ahıska Türkü’nün onurlu duruşunun bu tarz ucuz şoven yaklaşımlar karşısında en küçük bir sarsıntı bile geçirmeyeceğini bütün dünya bilmelidir. Yoksa halen sürmekte olan Acara Müslümanlarını Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine bir yenisi mi eklenmek isteniyor? İfade edelim ki Kanunun bu maddesi genç Gürcistan Cumhuriyetinin dünyadaki imajını da zedelemektedir. Vatana dönenlerin yaşadıkları ülkenin dilini öğrenmeleri zaten beklenir. Fakat 63 yıldan beri vatanlarından uzakta yaşamak zorunda kalan ve Rusça’nın yanında bulunduğu memleketin mahalli dilini kullanmak zorunda kalan halkımızın zaten ana dili olmayan Gürcüce bilmesini istemek iyi niyetle bağdaştırılamayacak, adaletsiz bir tutumdur.

Geri dönüş için başvuru yaparken Gürcüce isim veya soy isim alma yönünde telkinler, teste tabi tutulma gibi işlemler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 13.maddesindeki idari makamlara etkili başvuru, 14.maddesindeki ayrımcılık yasağını, 18.maddedeki haklarını sınırlanmasının sınırına ilişkin hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle Geri Dönüş Kanununun 4(3).maddesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde dava açılarak iptali uzun dönemde düşünülmelidir. En azından bu yönde bir başvuru Gürcistan’ı vatana dönüş konusunda daha yumuşak bir tutum takınmaya sevk edecektir.

Vatana dönüşe ilişkin Kanunun 4(4).maddesinde başvuru belgelerinin İngilizce veya Gürcüce olarak hazırlanması gerektiği belirtilmektedir. Ahıska’dan sürgün edilenler İngilizce veya Gürcüce bilmezler. Bilenler varsa dahi  %1 i geçmez. Bu kanunun kolay uygulanması için evrakların Türkçe veya en azından Rusça olarak hazırlanmasına da izin verilmeliydi. Çünkü eski SSCB vatandaşı Ahıska Türklerinin büyük bir bölümü bu dili hakkıyla konuşabilmekte ve bu dilde yazabilmektedirler.

Kanunun 8(3).maddesi vatana dönüş hakkı verme taleplerinin reddinin Gürcistan Genel İdare Kanunun 177, 178.maddelerinin yer aldığı mahkemede dava açma hakkının kullanılamayacağını öngörmektedir. Bir başka ifade ile Gürcü idari makamları vatana dönüş dilekçeleri hakkında verdikleri kararın Gürcü mahkemelerinde dava edilmesini hukuken engellemiş durumdadırlar. Avrupa Konseyine üye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini onaylamış bir devlette böyle bir kanun maddesi hukuka aykırıdır. Bu nedenle başvurusu reddedilen her Ahıska’lı bu red kararına karşı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 13.maddesinde korunan “etkili yargısal ve hukuki yollara başvurma” hakkının ihlal edildiğini öne sürebilir ve dava açabilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi büyük ihtimalle söz konusu 8(3). Maddesinin sözleşmeye aykırı olduğuna karar verecektir. Mahkemenin böyle bir karar vermesi bir yandan davacıların tazminat elde etmelerine diğer yandan da Gürcistan’ın geri dönüşü engelleyen kanuni düzenlemeleri değiştirmesini sağlayacaktır.

Kanunun en önemli eksiği vatana döneceklerin sağlık sigortası, emeklilik gibi hakları konusunda bir açıklık bulunmamasıdır. Fakat bu sorunun diplomatik yollarla Türk hükümetinin de katkıları ile çözülmesi mümkün olacaktır. Bunun için Türk ve Gürcü yetkililer nezdinde girişimde bulunmak faydalı olacaktır.

Nasıl Davranmalıyız?

Ortada eksik de olsa, beklentileri karşılamasa da bir dönüşe imkan veren kanun vardır. O halde bu kanunun verdiği haklar ve ortaya çıkan durum hakkında bir değerlendirme yapmak, bir hareket tarzı benimsemek gerekir. Çünkü aynı fırsat yeniden geri gelmeyecektir.

Ne yazık ki Ahıska’lı Türkler Kırım Tatar Türkleri gibi dünyaca tanınan ve kabul gören bir lider çıkaramamışlardır. Ahıska’lıların aralarında dayanışma duyguları güçlü olmasına rağmen liderlik sorununu çözememiş olmaları bizim için tarihi bir fırsat yılı olan 2008’de de maalesef kendini hissettirecektir. O halde önümüze çıkan vatana dönüş fırsatı kapısını “yarım aralayan” kapıdan nasıl girebiliriz, bunu düşünmek gerekmektedir.

Unutmayalım ki gelinen nokta önemli bir başarıdır. Çünkü hem biz Ahıskalıların uğradığı haksızlık bütün dünya tarafından kabul edilmiş olmakta hem de zor şartlarda da olsa vatana dönüş şansını yakalamış durumdayız. Elbette 60 yılı aşkın süredir yaşadığımız bölgeleri terk etmek de acı verici olacaktır. Belki de bir çoğumuz dönmek istemeyeceğiz. Ama kanaatimce geri dönüş başvurusu bir onur ve namus meselesidir. Talebi kabul edilenlerin yaklaşık 4-5 yıllık bir süre içinde Gürcistan’a taşınmaları gerekecektir. Kanaatimizce bulundukları yerde ekonomik sıkıntı çekenler geri dönmeyi daha fazla düşünmelidirler. Çünkü vatana dönenlere Türkiye’nin de ilgisi ile ekonomik açıdan ev inşası, iş kurma gibi mali destek verilmesi söz konusu olabilir.

Gürcistan’da alım gücünün düşük olduğu dikkate alındığında Türkiye’nin sağlayacağı hane başına 7-8 bin dolar destek vatana dönenlerin uygun arazi ve ev almalarına önemli bir katkı sağlayacaktır.

Geri dönüşün haksız olarak engellenmesi halinde Ahıska dernekleri birbirleri ile uğraşmak yerine mağdurları Avrupa İnsan hakları Mahkemesine yönelterek onların uğradıkları maddi ve manevi zararların ortadan kaldırılmasına destek olmalıdırlar.

Bilmeliyiz ki hangi ülkede bulunursak bulunalım Türk vatandaşlığına geçmek de zamanla Türkiye’ye yerleşmek isteyenler için imkansız değildir. Gürcistan’a yerleştikten sonra Türkiye ile olan coğrafi yakınlık hangi memlekette yerleşeceğimiz konusunda daha gerçekçi kararlar almamızı sağlayacaktır. Bu nedenle geri dönüş için başvurmak geri dönülmez bir yol değildir ve ayrıca bu durum başta Türkiye olmak üzere başka memleketlere göç etmemizi sonuna kadar engellemez.

Türkiye ile sınır bir devlet olan Gürcistan’da yaşayacağımız sıkıntılar en aza inecektir. Çünkü Ahıska Türkleri, Türkiye ile Gürcistan arasında bir barış ve iyi ilişkiler köprüsü olacaklardır. Ayrıca kimse bizden yaşadığımız anavatanımızı terk etmemizi isteyemeyecektir. Çocuklarımızın Türkiye üniversitelerinde eğitim görmeleri kolaylaşacaktır. Ayrıca her hangi bir sıkıntılı durumda Türkiye’nin konuyla ilgilenmesi daha kolay olacaktır. Türkiye ile Gürcistan arasındaki ticari ve kültürel ilişkiler böylece daha da gelişecektir.


* Kanun metni olarak sayın Orhan Uravelli’nin yaptığı tercüme esas alınmıştır.